31 Ekim 2013 Perşembe
MUZ KABUĞUNUN FAYDALARI
MUZ KABUĞUNUN FAYDALARI
Muz kabuğunun bilmediğiniz 5 mucizevi faydası!
Muz kabuğunun faydalarını bil bilseniz o kadar kolay çöpe atamazdınız…
Muzu yediğinizde, bedenin serotonin salgılamasına yardım eden triptofan sayesinde sakinleştirici ve keyfinizi yerine getiren bir etkisi oluyor. Böbrekleriniz ve kemikleriniz için de çok yararlı.
B6 vitamini dolu.
Muz kabuğunun bilmediğiniz 5 faydası
1- Muz kabuğunın içini sivrisinek ısırıklarına sürdüğünüzde, kaşıntısını ve şişkinliğini alır
2- Ayaklardaki nasırların yumuşaması için, muz kabuğunun içini sıyırın, bir kaşık kadar olduğunda nasırın üzerine koyun, üstünü sarın. Birkaç saat sonra açıp temiz su ile yıkayın. Ya da direk muz kabuğunu sarabilirsiniz nasırınıza.
3- Muzun kabuğunu akneleri geçirmek üzere, üstüne sürebilirsiniz.
4- Diz ağrılarının geçmesine yardımcı olmak için muz kabuğuyla dizleri ovun
5- İçindeki potasiyum ve yağlarla çok iyi bir ayakkabı cilasıdır. Muz kabuğunun içiyle ayakkabınızı ovun sonra bez ile temizleyin.
En sağlıklı dondurmayı da muzdan yapabilirsiniz. Birkaç tane muzu soyup, parçalara ayırıp, 30 dakikalığına buzluğa atın, donmaya yakın alın, blenderdan geçirin, isterseniz süt de ekleyebilirsiniz. Sonra sevdiğiniz tat ile tatlandırın, kakao, keçi boynuzu tozu, vanilya, frambuaz, herşeyi deneyebilirsiniz. ayrıca İçerdiği yüksek potasyumla felç riskini azaltır.
Yatmadan önce yenen bir muz serotonin oranını yükseltir ve iyi bir uykunun garantisini sağlar.
Kemiklerin gelişmesini sağlar ve kemikleri korur.
Mideyi güçlendirir. Ülser ve gastrit rahatsızlıklarına iyi gelir
30 Ekim 2013 Çarşamba
AYAK TABANINDA HANGİ ORGAN
AYAK TABANINDA HANGİ ORGAN
Ayak tabanında hangi organın hangi kısmına bağlı olduğunu gösteren tablo.
Ayak tabanınıda Hangi organının Hangi kısmına bağlı olduğunu gösteren tablo asağıdadır resmi büyülterek bakabilirsiniz.
Ayak tabanınıda Bedendeki organlara bağlı tüm sinirlerin burada sonlandığı gerçekten doğrudur.
Bu noktalara her baskı yaptığımızda organlarımız harekete geçer ve düzgün çalışır.
Herhangi bir organınızda Sorununuz varsa o organınızı gösteren bölgeye masaj yada basınç uygularsanız o organı harakete geçirip iyileştirebilirsiniz..
Yinede en iyi çözüm yürümeye ve koşmaya devam etmektir....
ÇİNLİLER NEDEN SÜREKLİ SICAK SU İÇER?
ÇİNLİLER NEDEN SÜREKLİ SICAK SU İÇER?
Çine gitmiş olanlar iyi bilir, özellikle yaşlı Çinliler yanlarında sürekli bardak tipi termoslarda sıcak su, çay taşırlar. Kışın soğuk günlerde, hatta bunaltıcı yaz sıcaklarında bile hep sıcak su içerler. Çin restoranlarına gittiğinizde de masanıza ilk gelen bu hafif çayımsı sıcak su'dur.
Peki Çinliler neden sürekli sıcak su içer?
Vücudumuz için gerekli olan şeylerin %99'unu midemiz sayesinde alıyoruz. Yediklerimiz bizi fiziksel ve ruhsal olarak o kadar çok etkiliyor ki acı yememiz bizi daha agresif, tatlı yememiz ise bizi daha mutlu yapıyor. Hatta bu yüzden bilim adamları midemiz için 2.ci beynimiz diyorlar. Midemize en iyi gelen şey ise sıcak su.
Peki sıcak su bizim için neden iyi?
İşte binlerce yıldır bunun farkında olan Çinliler de her fırsatta sıcak su içiyor.
Midemiz vücudumuzun için bir nevi "fırın" işlevi görüyor. Midemiz yediklerimizi bakteri ve enzimlerle eritmek için ilk önce uygun ısıya getiriyor, yani tekrar ısıtıyor. Soğuk su içmek ise midemizin daha fazla enerji harcamasına neden oluyor. Ve yanında alınan diğer besinlerin sindirimini de zorlaştırıyor. Özellikle yağlar soğuk suda çok daha zor çözünüyor. Çinliler ise yemekten önce ve sonra sıcak su içerek midelerinin extra efor sarfetmesini engelliyor.
Çinliler soğuk içecekler içtiğiniz veya soğuk besinler yediğiniz zaman içsel organların daha fazla büzüldüğüne, mevcut problemleri daha da kötüleştirdiğine inanıyor. Yağlı bir tavayı soğuk suda yıkamaya çalışın. Yağlar donar ve yapışır. Ama aynı tavayı SICAK suda
yıkarsanız, yağı çözer ve uzaklaştırır. Bedenimiz yağları içerir.
Sıcak su sistemimizi temizler.
SICAK SUYUN Faydaları :
1 – Bedenin doğal serinletme sistemini çalıştırır. Bu kan dolaşımında artışa neden olur.
2 – ıç organları ve kaburga kafesinin etrafındaki kasları gevşetir,daha derin nefes almanızı sağlar.
3 - Mide asidi etkilerini rahatlatır ve asit reflu semptomlarını rahatlatır.
4 – Sulanmayı ve besinlerin emilimini artırarak sindirime yardımcı olur.
5 – Kabızlığı giderir.
6 – Kilo verme : yemeklerden yarım saat önce içilen sıcak su iştahı azaltır ve kilo vermeyi hızlandırır. Nefes tekniği ilebirleştirilirse, yağ yakmak için hiper – oksijenlenme sağlar.
7 – Soğuk algınlığı, gripin süresini kısaltır, zatürreyi önler.
NE KADAR İÇMELİ?NE KADAR SICAK OLMALI?NE KADAR SIK İÇMELİ?
Günce 3 kez 1 fincan için, kahve sıcaklığında. Daha fazlası daha iyidir.
Denemeye ne dersiniz?
Sabah kalktığınızda siz de güne sıcak su içerek başlamayı deneyin ve vücudunuzun nasıl tepki verdiğini kendiniz deneyimleyin.
Eğer sıcak suyun tadı hoşunuza gitmiyorsa
İçine biraz zencefil, limon, portakal yada kivi dilimi katarak suyunuzu tadlandırabilirsiniz. Yada direkt Çin usülü yeşil çay içebilirsiniz.
Afiyet olsun.
ALINTI...
NESNELERİ NET GÖREBİLMEK İÇİN
Nesneleri net görebilmek için korneanın her zaman saydam ve çok duyarlı olması gerekir...
Vücut içinde çok özel bir işleve sahip olan gözler, 40 temel parçadan oluşur. En gelişmiş kameradan çok da...ha kusursuz bir görüntü ve netlik sağlayan insan gözü, organellerinin olağanüstü işlevleri sayesinde harikulade yapısını her an korur. Gözün penceresi konumunda olan kornea da, ışığı geçiren saydam yapısı ile görme mucizesinde büyük bir öneme sahiptir.
Kornea denen saydam bölüm ışık ışınlarını kırarak, bu ışınların mercekten geçip, gözün arkasındaki retinaya ulaşmalarını sağlar. Odaklama için gerekli olan ışığın kırılımının üçte ikisi bu sayede sağlanır. Kırılmanın geri kalan üçte birlik bölümünü ise, gözün iç kısmında bulunan mercek gerçekleştirir.
Nesneleri net görebilmek için korneanın her zaman saydam ve çok duyarlı olması gerekir. Çünkü saydamlığını yitirdiği anda göze yeterince ışık giremediği için görüntü bulanıklaşır. Gözün dışarıya açık olan bölümündeki bu katmanın çok duyarlı olması da göze kaçan küçük bir toz parçasının bile hemen fark edilip temizlenmesini sağlar.
Korneanın bu derece saydam olmasının sebebi, kendisini oluşturan liflerin hassas bir düzen içerisinde sıralanmalarıdır. Bu sıralanmaya yapılacak herhangi bir müdahale korneanın kararmasına ve görüntünün bulanıklaşmasına sebep olur.
Fotoğraf makinesi için objektif ne kadar önemliyse göz için de kornea aynı önemi taşır. Aynı zamanda vücuttaki en hassas yapılardan biri olan kornea o kadar şeffaftır ki, ancak çok yakından dikkatle bakıldığında görülebilir.
REFLEKS ZONE TERAPİ
REFLEKS ZONE TERAPİ
Ayak tabanına ve el ayalarına, refleks noktalarını uyarmak için yapılan bir masaj türüdür.
Resimde görünen el haritasına göre ,sorunlu bölgenize başparmağınızla 3-5 saniye bastırın ve bırakın.5 ile 10 gün 2-3 dakika tekrarlayın.Rahatladığınızı göreceksiniz.
Ayak tabanına ve el ayalarına, refleks noktalarını uyarmak için yapılan bir masaj türüdür.
Resimde görünen el haritasına göre ,sorunlu bölgenize başparmağınızla 3-5 saniye bastırın ve bırakın.5 ile 10 gün 2-3 dakika tekrarlayın.Rahatladığınızı göreceksiniz.
İnsanın Yedek Parçalarını Üretebiliyorlar.
İnsanın Yedek Parçalarını Üretebiliyorlar.
Pamukkale Üniversitesi'nde üç boyutlu yazıcı teknolojisi üzerinde, kafatası dahil vücudun tüm kemiklerin protezi üretildi.
Pamukkale Üniversitesi (PAÜ) Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı öğretim üyesi Doç. Dr. Bora Boz, üç boyutlu yazıcı teknolojisi üzerinde, kafatası dahil vücudun tüm kemiklerinin protezini ürettiklerini söyledi. Doç. Dr. Boz, "İnsanın yedek parçasını üretmek mümkün. Türk bilim adamlarına imkan verilirse ilklere her zaman imza atabilir" dedi.
Doç. Dr. Bora Boz, üç boyutlu yazıcıların medikal sektöründe geniş bir uygulama alanı bulduğunu, geleneksel yöntemlere göre hata payını önemli ölçüde azaltan teknolojinin Türkiye'de de gelişmesi için TÜBİTAK destekli projeler yürüttüklerini söyledi.
Türkiye'de üç boyut teknolojisinin medikal anlamda ilk kez PAÜ Teknoloji Geliştirme Bölgesi'nde kullanıldığını dile getiren Doç. Dr. Boz, bu alanda dışa bağımlılığı azaltma hedefiyle başladıkları çalışmalarda bu teknolojiyi Avrupa'daki bilimsel ekiplerden daha iyi kullanır hale geldiklerini savundu.
Doç. Dr. Boz, vücutta yer alan tüm kemiklerin protezini ürettiklerini, son olarak geliştirdikleri protez kafatası ile bu alandaki başarılarını kanıtladıklarını belirtti. Doç. Dr. Bora Boz, "Kulak, burun, penis, kafatası ve her türlü kemik dahil olmak üzere üç boyutlu yazıcı teknolojisini kullanarak insanın yedek parçasını üretmek mümkün. ABD'de üç boyutlu yazıcı teknolojisi kullanılarak insan kafatasının bile yapıldığına dair medyada haberler yer aldı. Halbuki biz PAÜ'de haberlere konu olan 3D uygulamalarını, tüm prosesleri ile yapabiliyoruz. Türk bilim adamlarına imkan verilirse ilklere her zaman imza atabilir. İnsan bedenindeki tüm kemikleri birebir yapabiliyoruz. TÜBİTAK onayı sonrası hastalar için protez üretmeye başlayacağız. Üç boyut protez üretiminde yazılım ve ekipmanları başarı ile uygulayan ve geliştirebilecek altyapımız mevcut. Bu alanda tüm dünya ile yarışabilecek düzeydeyiz, kendimize güveniyoruz" dedi.
Doç. Dr. Boz, üç boyut teknolojisinde protezi yapılacak kemiğe ilişkin bilgilerin çok yüksek duyarlılıkta okuma yapabilen tarayıcılarla bilgisayara aktarıldığını, kullanılan yazılımın kafatası için 36 saatte üç boyutlu yazıcıdan kalıbı çıkarabildiğini dile getirdi. Doç. Dr. Boz, geleneksel yönteme göre büyük zaman tasarrufu sağlayan bu teknolojinin, aynı zamanda hata payını hemen hemen sıfıra indirdiğini kaydetti.
Doç. Dr. Bora Boz, üç boyutlu yazıcıların medikal sektöründe geniş bir uygulama alanı bulduğunu, geleneksel yöntemlere göre hata payını önemli ölçüde azaltan teknolojinin Türkiye'de de gelişmesi için TÜBİTAK destekli projeler yürüttüklerini söyledi.
Türkiye'de üç boyut teknolojisinin medikal anlamda ilk kez PAÜ Teknoloji Geliştirme Bölgesi'nde kullanıldığını dile getiren Doç. Dr. Boz, bu alanda dışa bağımlılığı azaltma hedefiyle başladıkları çalışmalarda bu teknolojiyi Avrupa'daki bilimsel ekiplerden daha iyi kullanır hale geldiklerini savundu.
Doç. Dr. Boz, vücutta yer alan tüm kemiklerin protezini ürettiklerini, son olarak geliştirdikleri protez kafatası ile bu alandaki başarılarını kanıtladıklarını belirtti. Doç. Dr. Bora Boz, "Kulak, burun, penis, kafatası ve her türlü kemik dahil olmak üzere üç boyutlu yazıcı teknolojisini kullanarak insanın yedek parçasını üretmek mümkün. ABD'de üç boyutlu yazıcı teknolojisi kullanılarak insan kafatasının bile yapıldığına dair medyada haberler yer aldı. Halbuki biz PAÜ'de haberlere konu olan 3D uygulamalarını, tüm prosesleri ile yapabiliyoruz. Türk bilim adamlarına imkan verilirse ilklere her zaman imza atabilir. İnsan bedenindeki tüm kemikleri birebir yapabiliyoruz. TÜBİTAK onayı sonrası hastalar için protez üretmeye başlayacağız. Üç boyut protez üretiminde yazılım ve ekipmanları başarı ile uygulayan ve geliştirebilecek altyapımız mevcut. Bu alanda tüm dünya ile yarışabilecek düzeydeyiz, kendimize güveniyoruz" dedi.
Doç. Dr. Boz, üç boyut teknolojisinde protezi yapılacak kemiğe ilişkin bilgilerin çok yüksek duyarlılıkta okuma yapabilen tarayıcılarla bilgisayara aktarıldığını, kullanılan yazılımın kafatası için 36 saatte üç boyutlu yazıcıdan kalıbı çıkarabildiğini dile getirdi. Doç. Dr. Boz, geleneksel yönteme göre büyük zaman tasarrufu sağlayan bu teknolojinin, aynı zamanda hata payını hemen hemen sıfıra indirdiğini kaydetti.
BEYİN KANAMASI NASIL ANLAŞILIR?
BEYİN KANAMASI NASIL ANLAŞILIR?
Bir nöroloji uzmanı şöyle der:
Önemli olan beyin kanaması teşhisini koymak ve 3 saat içerisinde bunu tedavi ettirmek -ki bu hiç de kolay değil. Beyin kanaması olduğunu anlamak için aşağıdaki dört adımı uygulamak gerekir:
Beyin kanaması semptomlarını anlamak cok zor olabilir. Fakat bu konuda bilgisiz olup beyin kanaması geçiren kişiye müdahale edilmezse, beyni çok ciddi zararlar görebilir.Doktorlar, artık herkesin aşağıdaki 4 adımı uygulamakla bunu kolayca anlayabileceğini söylemektedir.
1. Kişinin gülümsemesini istemek (eğer yapamazsa = Felç demektir)
2. Kişinin çok basit bir cümle söylemesini istemek (“Bu gün çok güzel bir gün”) gibi.
3. Kişiden her iki kolunu birden kaldırmasını istemek.
4. Kişiden dilini dışarı çıkartmasını istemek. Eğer yamulmuşsa bu da felç geçirdiğine işarettir.
Eğer kişi bu dört adımdan birini yerine getiremiyorsa"lütfen" derhal acil servise haber veriniz ve doktora telefonda durumu izah ediniz.
Ünlü bir kardiyolog – “Eğer bu açıklama 10 kişiye ulaşırsa, emin olun ki en az bir kişinin hayatı kurtulur” demiş.
13 Ekim 2013 Pazar
MEME KANSERİNİN BELİRTİLERİ
MEME KANSERİNİN BELİRTİLERİ
Kadınlarda en sık görülen kanser türü olan meme kanseri, nadir olarak erkeklerde de ortaya çıkabiliyor. İstatistiklere göre Avrupa’da her 10 kadından biri, ABD’de ise her 8 kadından biri meme kanserine yakalanıyor.
Meme kanserinin görülme oranının her geçen gün yükselmesi hastalığın önemini daha da artırıyor. Ancak teknolojik gelişme ve erken tanı olanakları, meme kanserinde yaşam kayıplarının düşük olmasını sağlanıyor.
Bunun yanında Batı ülkelerinde sivil toplum kuruluşlarının çalışmaları ve hükümetlerin sağlık politikaları sonucu toplumun meme kanseri bilincinin artırılması meme kanserine bağlı ölüm oranlarının düşük kalmasını sağlayan bir başka unsur.
Belirtileri nelerdir?
Meme kanserinde önemli olan, belirtiler ortaya çıkmadan hastalığı yakalayabilmek. Çünkü belirtilerin gelişmesi, hastalığın ilerlediği anlamına geliyor.
Meme kanserinde en sık görülen belirtiler ise;
- Memede ya da koltuk altında ele gelen kitle,
- Memenin boyutunda veya şeklinde oluşan değişiklik,
- Meme başından kanlı akıntı gelmesi,
- Memenin derisinde veya meme başında şekil ve renk değişikliği,
- Meme veya meme başında içeriğe doğru çekilme olması
- Memede kitle olmamasına rağmen koltukaltında ya da boyunda bir beze oluşması.
Risk faktörleri nelerdir?
Bazı risk faktörlerine sahip kadınlarda meme kanseri görülme ihtimali artıyor. Ancak yine de risk faktörlerini taşımayan kişilerin de meme kanserine yakalanması mümkün.
Meme kanserinde ileri yaş önemli bir risk faktörünü oluşturuyor. 50 yaş üzerinde olan kadınlarda meme kanseri görülme sıklığı, 50 yaşın altında olan kadınlardan 4 kat daha fazla oluyor. Bu nedenle, özellikle 50 yaş üzerindeki kadınlarda tarama testlerinin önemi artıyor.
Risk faktörleri
- Ailede meme kanseri öyküsünün bulunması,
- Adetlerin erken yaşta başlamış olması (12 yaş altı),
- Doğum yapmamış olmak,
- İlk doğumu 30 yaş sonrasında yapmış olmak,
- Geç yaşta menopoza girmek,
- Kilolu olmak ve özellikle menopoz sonrası kilo almak,
- Sigara tüketmek ve düzenli alkol almak riski artırıyor.
Tanı nasıl konur?
Memede şüpheli bir kitle bulunması halinde tanı koymak için biyopsi yönteminden yararlanılıyor. Biyopsi sıklıkla görüntüleme eşliğinde özel bir iğne ile tümörden küçük bir parça alınması şeklinde yapılıyor. Çok küçük tümörler işaretlenerek tümüyle çıkarılabiliyor.
Meme kanseri tanısı konan hastada, hastalığın hangi evrede olduğunun ve başka organlara yayılıp yayılmadığının da araştırılması gerekiyor.
Meme kanserinin evrelendirilmesinde ve tedavisinde yeni altın standart:
Sentinel Lenf Düğümü Biyopsisi
Sentinel lenf bezi biyopsisi, meme kanseri tanısı alan hastaların tedavi sürecinde evrelendirilmesini çok düşük oranda bir yan etki ile gerçekleştirilmesini sağlıyor. Sentinel adı verilen koltukaltındaki "ilk" lenf bezi ameliyat sırasında bulunarak tetkik ediliyor ve tüm lenf bezlerinin çıkarılmasına gerek kalmayabiliyor.
Hastalığın evreleri nelerdir?
Kanser tedavisini planlamak için, hekimin hastalığın evresini bilmesi gerekir. Hastalığın evresi, tümörün boyutu ve ne kadar yayıldığıyla ilgilidir. Evrelendirme, kanserin yayılıp yayılmadığını, yayıldıysa vücudun hangi bölgelerine yayıldığını öğrenmek için röntgen ve laboratuvar testlerini kapsayabiliyor. Meme kanseri yayıldığında, kanser hücreleri çoğunlukla koltukaltındaki lenf bezlerinde bulunuyor. Kanserin boyutu, çoğunlukla ameliyatla memedeki tümörün ve koltuk altındaki lenf bezlerinin alınmasına kadar bilinmez.
Hastalığın evreleri 0-4 arasındadır ve tedavi de buna göre şekilleniyor.
Kaydol:
Yorumlar (Atom)